Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885
mervegeee@outlook.com
İntihar
16/10/2018 İNTİHAR “Her nefis bir gün ölümü
tadacaktır” Ölüm hayatın en büyük gerçeği ve her canlının
hakikatidir.İnsanoğlunun en büyük kaygısı ve korkusu,kimileri için kurtuluş ve
özgürlük yoludur.Birileri doğar,birileri ölür,birileri yaşar ve birileri
kendini öldürür.Bunun adı,o acı kelime intihardır.Bu dünyada, kendilerini ölü
hisseden çaresiz ruhlar,bitik nefesler için ölüm acıyı sonlandıran bıçaktır.Varoluşlarına
karşı bir isyan ve en büyük intikam...Acının geçeceğine dair umudun
sona erişi...halbuki bir gün geçecekti.İrademiz bizi köle etmişti.İnancımız
neredeydi? İntihar,Arapça sözcük
nahr”(hayvanı)boğazını keserek öldürme,boğazlama”sözcüğünün infial vezni
masdarıdır.Bu sözcük Arapça nahr” boğazın alt kısmındaki çukur”sözcüğü ile eş
kökenlidir. Uluslarararası Ruh Sağlığı Enstitüsü ve
intihar sınıflandırması Tanımlanmış intihar;Birey içindeki
saldırganlık içgüdülerinin etkisi ile ölümü aramakta ve bu intiharlarda
mazohistik(işkenceden zevk alan,ve bu tarz hareketlerden cinsel haz duyan)bir
yan vardır.İntihar eylemi ölümle sonuçlanmaktadır. İntihar girişimi;Yaşamı tehdit edici olan
bireyin kendisine yönelik her hareketi kapsayan intihar girişimleri ölümle
sonuçlanmamaktadır. İntihar fikri;Bireyin yaşamına son vermek
için,çeşitli girişimlerde bulunduğuna dair ipuçları vermektedir. İnsanlar neden intihar eder? İntihar
eylemi;psikiyatri,psikoloji,sosyoloji,biyoloji vb bilim dalları ile
açıklanabilecek geniş kapsamlı derin bir olgudur.Ağır travmatik
vakalar,melankolik ruh halleri,psikolojik rahatsızlıklar,genetik
faktörler,kültürel etmenler ve toplumsal nedenlere bağlı olarak ortaya
çıkmaktadır. Antik Yunan toplumlarında hastalık
(özellikle soyluların kedilerini aciz ve hasta görmek
istememeleri)yaşlılık(yaşlılığın getirdiği titrek ve bunaklıklığın esaretine
düşmek istememeleri)acılardan kurtulma vb nedenler intiharın önemli
nedenlerinden olmuştur.İlkel kabilelerde de intihar onurlu bir davranış olarak
görülmekteydi.Bazı ilkel eskimo kabileleri arasında yaşadıkları bu dünyadan
daha iyi yerler olduğuna dair bir inanç vardır.Bu inanış sebebiyle çoğu kabile
dünyada zayıf ve çaresiz yaşamaktansa ölmeyi tercih etmektedir.Öte tarafın daha
iyi olduğu inancı,Alaska yerlileri arasında da vardır.Günümüz
toplumlarda;Modern zamanların önemli problemleri olan hep daha iyisini
aramak,doyumsuzluk,hızlı tüketmek,tatminsiz olmak,haz
arayışları intihar düşüncesine sebep önemli etmenlerdir. ”Haz en yüksek iyidir,ancak insanların
çoğunun yoksulluk,hastalık,hayatın çeşitli meşakkatleri yüzünden ona erişmesi
ve mutlu olması imkansızdır.Şimdi eğer haz hayatın gayesi ise ve eğer sözü
edilen nedenlerden ötürü ona ulaşmak insanların çoğu için mümkün
değilse,onların önünde bulunan tek makul seçenek intihar etmeleri yani bu acılı
hayatı sona erdirmeleri olmalıdır.(Ahmet Arslan) Psikanaliz kurucusu olan Avusturyalı
nörolog Sigmund Freud,intiharın bilim açısından çözümlenemeyecek bir sorun
olduğunu,katı süperegonun(sosyal açıdan uyarılmış vicdanları içerir.Tinsel ve
etik yasaklamaları ile bireysel arzulara karşı koyar.)egoyu yaşamaya layık
bulmayarak onu aşağılaması ve egonun(ben) süperegodan intikam alması şeklinde
açıklar.İntihar;ölüm içgüsünün etkinlik kazanarak kişinin kendine doğru çevirdiği
bir eylemdir. İntihar davranışını biyolojik boyutu ile
ele aldığımızda serotonin maddesinin azalmasına bağlı olarak bir intihar
eyleminin gelişebileceği düşünülmektedir.İsveçte’ki Karolinka Enstitüsü yaptığı
çalışmada serotonin ve düşük konsantrasyonların intihar davranışı ile ilişkili
olduğunu 92 depresif hasta üzerinde inceleme yaparak belirtmiştir. Psikiyatr Schilder;”öfke ve çaresizliği
merkeze alarak,intiharı diğer bireye karşı yöneltmek istediği
kızgınlığın kişinin kendi üzerine çevirmesinin yanı sıra,sevgisini esirgeyen
bir insanı cezalandırma veya onunla bir tür barış yapma isteğinin ve aynı
zamanda,baş edilemeyen güçlüklerden kaçışın anlatımıdır.”Öyle hayatlar var
ki;birey kendisine verilmeyen sevginin,yapılan haksızlığın intikamını almak için
intiharın kucağına oturmayı tercih eder.Birey öteki için intihar eder.2017
yapım gerçek bir hayattan uyarlanmış dram filmi olan Aşk uykusu adlı
filmde,aldatılan bir kadın dağılan evliliğini toparlamak ve eşini tekrar
kazanmak ve bir yandan aldatılmanın psikolojik yıkımlarıyla
savaşır.Uzun uğraşların ve psikolojik bitikliğinin sonunda, aldatan eşinden
intikamını kendi canına kastederek almaya çalışır.Bu
intihar,dünyayı,haksızlığı,yaşamayı reddeden melankolik bir protesto
biçimiydi.Aşkı için için intihar edenler kendi yaşamının iplerini ötekine
bahşeder.Tıpkı kuklalar gibi...Aldığı nefesi bile ona bahşeder, o gittiğinde
nefessiz kalır.Bu saaten sonra birey kaderini ötekine bağlar.Yaşayışı da ölümü
de başkasının ellerinde... Durumum çok kötü sevgilim.Belki bugünlerde
intihar ederim.Bana yaşam gücü veremezmisin?(Oğuz Atay) Erich Fromm intihar teorisini güdülerle
açıklar.Açlık ve cinsellik güdülerin bir kısmının oluştururken bunların dışında
aşk,hakikat,özgürlük vb pozitif güdülerle kıskançlık,hırs vb negatif güdüler
vardır.Bireyler,onlarda tutku haline gelmiş anlamlı değerli olan yaşantılar
için hayatlarını riske atarlar.Açlık,cinsellik gibi temel itiyaçlar için
intihara teşebbüs etmeyen bireyler sevgi nefret gibi sosyal güdüler devreye
girdiğinde hayatlarına son vermek isteyebilmektedir. EMİLE DURKHEİM VE İNTİHAR BİÇİMLERİ “Kurbanın kendisi tarafından
gerçekleştirilmiş,olumlu ya da olumsuz bir edimin doğrudan ya da dolaylı sonucu
olan her ölüm olayına intihar denir.İntihar girişimi,böyle tanımlanan,ancak
ölümle sonuçlanmadan önce durdurulan bir edinimdir.” Emile Durkheim,intiharı açıklarken olgunun
merkezine toplumu almıştır.Toplumsal nedenlere bağlı olarak intiharları üçe
ayırır. Bencil intiharlar;Bireyin bağlı olduğu
din,politik zümre,aile vb.tarafından korunulmamış olmasından
kaynaklanır.Toplumsal bağların kopuk olduğu,bireylerin kendilerini yalnız ve
yabancılaşmış hissettiği zaman ortaya çıkar.Birey için hayatın anlamı kaybolur
ve yaşama isteği azalmaya başlar.Sosyalizasyon süreci içerisinde
önemli bir yere sahip olan aile kurumunu düşünelim.Birbirinden habersiz aynı
evde hayat sürdüren bireyler zamanla birbirine fakirleşir duygusal bağlar
kopmaya başlar.Yenilen yemeğin,içilen bir bardak çayın tadı kalmamaya
başlar.Hayat anlamını yitirir.Bu durum yok olma arzusuna zemin
hazırlar.Yalnızlık çoktan tekmelemeye başlamıştır bireyi... Durkheim’in intihar adlı kitabından bir
alıntı;“Depresyon içindeki psikanteni hastası,varını yoğunu yitirmiş biri,onuru
kırılmış kişi,sevdiğini yitiren insan,elbette bütün bu insanları pençesine
almış dert,incelerseniz pek çok ayrı nokta bulursunuz,ama hepsinde ortak bir
özellik vardır.Hepsi topluma bakıp onun sadece en tehlikeli uçlardaki düşman
yanlarını görmektedir.Akıl hastalığı,para kaybı,bir yakının ölmesi,sevgisine
karşılık görememe bunlar altındaki tek bir durum yatan değişik görünümdedir.Fakat
tek bir durum kesin ve çaresiz,yalnızlık duygusu intiharın tek nedenidir. Elcil intiharlar;Birey sadece toplumdan
koptuğu,kendini yalnız hissettiği zaman değil,topluma çok bağlı olduğu zaman da
intihar eder.Durkheim buna örnek olarak,Hindistan’da eşi ölen
kadınların,eşlerinin cenazesinde kendilerini yakmalarını gösterir.Bu intihar
tipinde birey kendisine verilen herhangi bir buyruğu yerine getirmediği
için,onurunu korumak amacıyla,utançtan kurtulmak için intihar edebilir.Ya da
hayatından daha üstün gördüğü bir amaç için hayatını feda edip mükafatını
göreceğini düşünür.Örneğin;Jim Jones ABD’li Halkın Tapınağı kilisesinin
kurucusu olan dini lider vaiz,1978 yılında Guyana’da 911 müridi intihara ikna
ederken onlara şöyle söyler;”Artık cennete doğru yola çıkmanın zamanı
gelmiştir.Ölümde büyük bir şeref vardır.Bu ölecek olan herkes için büyük bir
gösteri.”Jones aynı gün 911 müridiyle siyanürlü içecekle intihar eder. Anomik intiharlar;Bu intihar tipinde
birey,toplumsal bunalımlar sonucu,toplumun yapısında meydana gelen
değişikliklerle bireyin yaşam biçiminin,değerlerinin alt-üst olması sonucu
gerçekleşen intiharlardır.Ekonomik krizler,savaş,darbe dönemleri(son yaşanılan
15 temmuz darbesi ve darbe sonrası bunaltılar)aile yaşamında meydana gelen
düzensizlikler(boşanma,eşini kaybetme)vb.durumlar intihara yol açan önemli
faktörlerdir.2010 yılında Tunus’ta kötü yaşam koşullarını protesto etmek için
kendini ateşe veren üniversite mezunu Muhammed Buazzizi ekonomik buhran
sebebiyle gelişen bunaltı sonucu kendini ateşe vererek intihar etmiştir.Yine
bir başka örnek;Nazilerin zulmüne dayanamayıp eşiyle birlikte intihar eden
Stefan Zweig Ötenazi Sözlükte iyi ölüm anlamına gelen
ötenazi,hayvanların ve insanların zor şartlar altında yaşam savaşı vermesi
durumunda iyileşemeyecekleri durumunda uygulanan bir ölüm tarzı mecburi kalınan
bir yöntemdir.Ötenazi bazı ülkelerde yasal olarak yapılmaktadır.Ötenazi aktif
ve pasif olarak iki farklı yöntemle yapılır.Aktif ötenazide, hastanın hekim
tarafından verilen ilaçla yaşamı sonlandırılır.Bu durum hastanın acıya
dayanamaması üzerine hekiminden yardım istemesiyle oluşur.Pasif ötenazide
hastanın hayatı ona danışılmadan hekim marifetiyle sonlandırılır. İçimdeki deniz filmi ve ötenazi 2005 yapımı olan yönetmenliğini Alejandro
Amenabar’ın yaptığı içimdeki deniz adlı dram filminde ötenazi konusu
derin bir biçimde işlenir.Gençliğinde geçirdiği kaza sonucu 30 yıl
boyunca yatağa bağlı olarak yaşayan Ramon felçli yaşamayı kabul etmemekte ve
ötenazi olmayı istemektedir.Ramon ölümden sonra yaşama inanmamaktadır.”Ölümden
sonra yaşam yok.tıpkı ölümden önce olmadığı gibi”bu yüzden ötenazi uygulamasını
değil yaşamayı öğütleyen din adamıyla karşıt fikirlidirler.Din adamı
da tekerlekli sandalyeye bağlıdır fakat yine de yaşamayı seçmiştir.Ramon,hayatı,özgürlüğü
seven yaşamanın bir hak fakat mecburiyet olmadığına inanan görüşe
sahiptir.Kendisini başkalarına bağımlı olarak görür ve bu durumdan kaçamadığı
için gülümseyerek ağladığını söyler,tekerlekli sandalyeyi reddeder
çünkü onu kabul etmenin sadece kaybettiği özgürlüğünün artıklarını
kabullenmek olduğunu savunur.Bu bakışa sahip birey için ötenaziyi istemek nerde
ise kaçınılmazdır. Din ve intihar Sosyolog Pescolido dini ağlar kuramını
ortaya sürmüştür.Bu kurama göre;dindarlık ve intihar düşünceleri arasında ters
bir ilişki vardır.Din ile intihar arasındaki ilişki soyal ağlar içinde
biçimlenir.Dini değerler ve inançlar,sosyal yapılar bireyler arasında destek
oluştururken intiharı önleyici bir unsur olarak ortaya çıkacaktır.Özellikle
ölümden sonra bir yaşam olduğu(ahiret inancı)bireyin dünya hayatında çektiği
sıkıntıların bu dünyaya özgü bir sınav olarak düşünmesi,öte hayatta onu sonsuz
bir huzur,mutluluk,güzellik beklediği inancı kişinin motive olmasını
sağlayacaktır. Din ve intihar ilişkisi açıklanırken
Protestan-Katolik arasındaki farklar üzerinde fazlasıyla
durulmuştur(.Katolikler ve Protestanlar İncil’in anlamı ve otoritesi üzerinde
birbirinden farklı görüşlere sahipler.Luther,Protestan Hristiyanlar açısından
İncil’in “Tanrı’nın insanlara gönderdiği vahiyleri içeren ve onun vasıtasıyla
insanlarla iletişim kurduğu tek kitap olduğunu açıkça belirtti.Buna karşın
Katolikler,inançlarını sadece İncil’e dayandırmıyor.İncil dışında Roma Katolik
Kilisesi’nin geleneklerine de bağlılar.)Durkheim,Katolikliğin intiharı önleyici
bir kalkan,Protestanlığın ise arttırabileceğini öne sürmüştür.ABD’de yapılan
araştırmalarda Katolik ve Protestanlık arasında intihar açısından anlamlı bir
fark olmadığı ileri sürülmüştür.Simpson ve Conklin 1989’da yapmış oldukları
araştırmada,71 ülke verilerini inceleyerek müslüman nüfusun ağırlığı arttıkça
intihar hızının düştüğünü,Ürdünde yapılan bir araştırmada da Ramazan
ayında intihar girişiminin azaldığı bildirilmiştir.(Daradkeh 1992.) Yahudilik,Hristiyanlık,İslam dini intihara
karşıdır.Fakat geleneksel ibrani hukukunda intihar edenin aklı başında iken bu
fiili işlemiş olamayacağına bu nedenle yaptığı davranıştan sorumlu
tutulmayacağı anlayışı vardır.Katliama,şirke, ve zinaya zorlama gibi durumlar
karşısında intiharın tercih edilmesi takdir görülmüştür.Hinduizm ve Jainizm
intiharı meşru saymakla birlikte törenleştirir.Dini bir merasim
olarak görülür.Hinduizm’in temelini oluşturan samsara kavramı;insanların ölüm
ve yeniden beden bulma döngüsü olarak tanımlanmaktadır.”samsara”dan kurtulmak
için girişilen intiharlar ve dul kadınların kendini yakması bu anlayışın bir
sonucudur.Benzer şekilde Jainizm de maneviyat adına yeme ve içmeden uzak durmak
için girişilen intiharlar kutsal bir ölüm olarak kabul edilir.İslam dininde
intihara yönelik Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:”Ey iman edenler,mallarınızı
aranızda karşılıklı riza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç,batıl
yollarla yemeyin.Ve kendinizi öldürmeyin.Şüphesiz Allah size karşı çok
merhametlidir.”(en-Nisa’,4/29)ve bir başka ayet;İşte bu yüzdendir ki
İsrailoğullarına (Tevrat’ta)şöyle bildirmiştik:”Kim bir canı,başka bir cana ya
da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse,bütün insanları
öldürmüş gibi olur.Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların
hayatını kurtarmış olur.”burada bir cana kıymanın ağır bir suç olduğunu ifade
ediyor.ve ayrıca bakara suresinde “Kendinizi kendi ellerinizle
tehlikeye atmayınız.(el-bakara 2/195)ayeti yer almaktadır. Kelebek Etkisi Yaşamda başımıza gelen geçmez dediğimiz ne
var ise ummadığımız anda geçebilir yarası iyileşebilir.Kendi hayatlarımıza ve
başka hayatlara iyilikle dokunabilmek gerek...kelebek etkisi gibi siz bazen bir
başkasının hayatına küçük bir dokunuş yaparsınız o dokunuş bireyin varoluşuna
öyle nüfuz eder ki, küçük gibi görünen durumlar bambaşka bir hale
dönüşebilir.Ölümü ve kendisine artık kimsenin yardım edemeyeceğini düşünen
birine ışık tutmak istemezmiydiniz?Başkalarına tuttuğumuz ışık bizleri de
aydınlatır.Böylelikle kendi yaşamımıza da dokunmuş oluruz.Kendimize ve başkalarına
bu dünyadan sadece geçmekte olduğumuzu her ne olursa olsun hiç geçmez
sandığımız acıların geçeceğini,iyileşmez dediğimiz yaraların kabuk
bağlayacağını,öldüm dediğimiz vakit yeniden yeşerebileceğimizi hatırlatalım.Geç
kalmadan...Cesur olanlar her şeye rağmen yaşamayı tercih edenler mi? yoksa pes
edip ölüme gidenler mi?İntihar düşüncesi irademizin bize oynadığı bir oyun
değil miydi? MyLife Danışmanlık 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İntihar - 16/10/2018 |
“Her nefis bir gün ölümü tadacaktır” Ölüm hayatın en büyük gerçeği ve her canlının hakikatidir.İnsanoğlunun en büyük kaygısı ve korkusu,kimileri için kurtuluş ve özgürlük yoludur.Birileri doğar,birileri ölür,birileri yaşar ve birileri kendini öldürür |
İNTİHAR - 09/10/2018 |
intihar |
DUYGUSAL EMEK - 02/06/2018 |
Küreselleşme ile birlikte bir çok alanda yeni yönetim politikaları ortaya çıkmıştı |
- BİR KADIN BİR HAYAT - - 11/03/2018 |
‘’Şiddet yetersiz kimsenin son durağıdır.”(Isaac Asimov) Kadına yönelik şiddet bu yetersizliğin ve acizliğin en acı ürünlerinden biridir.Hem kentsel hem de kırsal yaşamda kendini en acı boyutlarıyla sergilemektedir. |
-YALNIZLIĞA YOLCULUK- - 17/02/2018 |
Ah ne çok şey yazılmış yalnızlığa, ne çok sözler söylenmiş... |
-TOPLUM VE TÜKETİM AŞIKLARI- - 30/01/2018 |
Postmodernizmin ve kapitalizmin politikalarının sonucu olarak ortaya çıkan tüketim çılgınlığı,bir salgın hastalık gibi ilerleyerek,bireysel olmaktan çıkıp küresel bir boyut kazanmıştır. |